Kitap Hakkında
Efsaneler, tarihsel dönemlerde yaşamış mitolojik kahramanların ya da tarihî olayların günümüze kadar ulaşmış yansımalarıdır. Dünyanın her bölgesinde edebî değeri olan efsaneler bulunmaktadır. Bunlar, gerçek ya da gerçeğe dayanmayan kişilere ait olabilir. Baldaş Dağı efsanesi, akla ve mantığa aykırı olmayan bir hikâyedir. Elbette bu düşüncemin oluşmasında, bu bölgenin bir insanı olmamın büyük etkisi vardır.
***
Baldaş Dağı’na olan tutkumu yıllar önce dizelere aktarmış ve şöyle demiştim:
Muhteşem Baldaş Dağı
Hâlâ bal akar taşlarından
Her gelen sana uğrar da gider
Şemkehot’a, Tahpur’a, Hemşin’e
Zirvenden Verçenik’e bakmak
Ömrümüze ömür katar
Kalp gözü açık olan görür ancak
Bal kafilelerinin yeniden geldiğini
Ey Gizemli Baldaş Dağı
Kar yağar kapanırsın
İzin vermez geçidin
Bir başına kalırsın
***
Asırlardır yağmurlar yağdı, fırtınalar esti, kar aylarca bu taşları gizledi ama “Baldaş Dağı”nda bulunan bal renkli taşlar burada yaşamaya devam etti.
İnanıyor ve umut ediyorum ki, bu dağlarda asırlardır yaşayan Oğuz soylu “Senoz ve Hemşinliler”, sadece “Baldaş Dağı”nı değil, tüm Kaçkar Dağları’nı ıssızlığa asla mahkûm etmeyecektir. Ve yine umudum odur ki, bir gün “Baldaş Dağı”na, Şemkehot Yaylası’nın içinden geçen “Kervan Yolu” ile gelip, gece dinlenmeye çekildikleri sırada kurtların saldırısına uğrayan; akabinde yük hayvanlarının ürkmesi sonucu, yükleri olan bal tulumlarının taşların üzerine dökülmesiyle oluşan bu gizemli hikâyenin de filmi çekilir.